TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “‘Türkiye eksenini kaybetmesin, Türkiye Batı’nın ekseninden, şunun ekseninden, bunun ekseninden çıkmasın’ demek, çağdaş bir mandacılık örneğidir.” dedi.
Sivas’ta, Atatürk ve Kongre Müzesi bahçesinde düzenlenen Sivas Kongresi’nin 104. yıl dönümü programında konuşan Kurtulmuş, Sivas Kongresi’nde 108 gün boyunca vatanın her bir alanının nasıl kurtarılacağıyla ilgili ince ince detaylı projelerin konuşulduğunu ve milli iradenin, bağımsızlığın üzerinde durulduğunu belirtti.
Milli iradenin önemine dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“O günlerde Anadolu’nun bu yıkıntıdan ancak yabancı devletlerin himayesine girerek, o günkü meşhur tabiriyle mandacılık altında bulunarak Türkiye’nin kurtarılacağına inananlar vardı. Türkiye’de iradenin kayıtsız şartsız millette olduğu, milletten başka hiçbir iradeye bağlı olunamayacağı fikri Sivas Kongresi’nde nihai olarak ilan edilmiş ve bizlere miras olarak bırakılmıştır. Bu ülkede milletten başka hiçbir güç tanımayız, milletten başka hiçbir gücün önünde eğilmeyiz. Milletten başka hiçbir güce eyvallah demeyiz ve kıyamete kadar böyle olacaktır. Tarihi bir roman olarak okursanız Sivas Kongresi’nde mandacılığa karşı fikir ortaya konuldu diye okursunuz. Ama mandacılığa karşı olmanın, yani milli iradeden başka hiçbir irade kabul etmemenin eğer bizim milli bir haysiyetimiz, milli bir şahsiyetimiz olduğuna inanırsanız bunun uğrunda sürekli mücadele eder, sürekli bunun uğrunda gayret sarf edersiniz.”
Kurtulmuş, o dönemde manda teklif edenlerin sadece İstiklal Savaşı öncesindeki dönemde ortaya çıkmadığını, Cumhuriyet’in ilk asrında da zaman zaman milli iradeye karşı çıkıldığını, Türkiye’yi şunun ya da bunun uydusu haline getirmek isteyenlerin hiç eksik olmadığını ve olmayacağını kaydetti.
Mandacılığın bugün de yeni sözlerle, üsluplarla, unsurlarla çıkan gayrimilli bir durum olarak algılanması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, “Türkiye’de örneğin, ‘Türkiye eksenini kaybetmesin, Türkiye Batı’nın ekseninden, şunun ekseninden, bunun ekseninden çıkmasın’ demek, çağdaş bir mandacılık örneğidir. Şu arkanızdaki Sivas Kongresi binası bize bir şey öğretti ki Türkiye, başkasının eksenine bakarak hizaya girmez. Türkiye’nin bir tane ekseni vardır, o da kendi milli eksenidir, Türkiye eksenidir.” diye konuştu.
Cumhuriyet’in birinci asrında maalesef nice zor zamanlar yaşandığını anlatan Kurtulmuş, Türkiye’nin milli iradesiyle iktidara getirilmiş olan, halkın seçtiği insanların nasıl iş başından uzaklaştırıldığının, acı hatıralarla halen hatırlandığını ifade etti.
Darbe dönemlerine değinen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“1960 darbesinin, dönemin başbakanını idam sehpasına gönderen mandacı zihniyeti, Türkiye’nin siyasi tarihine kazılmış değil midir? Örneğin 28 Şubat sürecinin, dönemin seçilmiş hükümetini iş başından uzaklaştıran mandacı zihniyeti Türkiye’nin siyasi tarihine yazılmış değil midir? Aynı şekilde 12 Eylül’ün hem de kökü dışarıda, emri dışarıdan alan mandacılarının, 12 Mart’ın mandacılarının, Türkiye’ye ne zararlar verdiği tarihimizde açık bir şekilde yer almıyor mu ? Bu vesileyle bir kere daha bütün bu milli iradenin karşısına çıkanlarla mücadele edenleri rahmetle, şükranla yad ediyorum. Hükümetleri elinden alınan, iktidarlarından düşürülen rahmetli Menderes’i ve rahmetli Erbakan’ı şükranla yad ediyorum. Aynı şekilde ‘Ben, namlusunu halkın karşısına çevirmiş olan bir orduya saygı duymam’ diyen rahmetli hemşehriniz Muhsin Yazıcıoğlu’nu da saygıyla, şükranla yad ediyorum.”
“Her alanda güçlü olan bir Türkiye’yi ileriye doğru taşımak zorundayız”
Sivas Kongresi’nin bağımsızlık meselesini de miras bıraktığını aktaran Kurtulmuş, bağımsızlığın milletin karakteri olduğunu, bu karakteri kimsenin yok edemeyeceğini vurguladı.
Bağımsızlığını yitirenin geleceği olmayacağına ve medeniyetinin de kalmayacağına dikkati çeken Kurtulmuş, “Bağımsızlığı sadece Yunan’ın, sadece İtalya’nın, İngiliz’in Anadolu topraklarına girmesi şeklinde anlamıyoruz. Gazi Mustafa Kemal’in bağımsızlıktan sonra yaptığı, ülkeyi kurduktan, Cumhuriyet’i kurduktan sonra yaptığı en önemli şeylerden biri ekonomik kalkınmanın sağlanmasıdır. Ekonomik bağımsızlığı olmayan, askeri anlamda kendi kendine yeterli olmayan, fikri alanda, kültürel anlamda, teknolojide, sanayide, sanatta, edebiyatta güçlü olmayanın bağımsız olması mümkün değildir. Onun için diyoruz ki biz her alanda güçlü olan bir Türkiye’yi ileriye doğru taşımak zorundayız.” ifadesini kullandı.
Bugün Türkiye’nin bilgi teknolojilerinde, savunma sanayisinde ve teknolojinin her alanında yüksek teknolojileri kullanarak ileriye doğru atılım yapmasının, Sivas Kongresi kararlarında alınan, milli bağımsızlığa vurgu yapan hassasiyetin bir gereği olduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Elindeki tüfeğinin kurşununu elin oğlundan alacağı üç beş kurşunla tüfeğini atabilen bir ordunun, bu ülkenin bağımsızlığını koruması mümkün değildir. Bunu bildiğimiz için Allah’a çok şükür bugün geldiğimiz noktada İHA’larıyla, SİHA’larıyla, MİLGEM’leriyle, kendi akıllı mühimmatlarıyla dünyanın sayılı kabiliyete sahip ordularından biri olan Türk Silahlı Kuvvetlerimizle Allah’ın izniyle dünyada hem sanayide hem savunmada lider olan ülkelerden biri haline geliyoruz. Bağımsızlık ancak böyle kullanılır.” değerlendirmesinde bulundu.
Ankara’daki TEKNOFEST’i ziyaret ettiğini belirten Kurtulmuş, “Arkadaşlarımız bir uçak motoru gösterdi. Bu uçak motoru, markasını vermiyorum, dünyanın en büyük uçak şirketinin tek tedarikçisi Türkiye’nin TEİ’si, Türkiye’nin TUSAŞ’ı. Allah’a binlerce şükür Türk sanayisi bu noktaya gelmiştir. Emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum.” sözlerini sarf etti.
Türkiye’nin spor alanında geldiği noktaya da işaret eden Kurtulmuş, “Dün akşam her birimizin gururla izlediğimiz Avrupa şampiyonası final maçında ülkemizin bayrağını göndere diken ve milli marşımızı Avrupa Birliği’nin merkezinde söyleten Kadın Voleybol Takımımızın gençlerini, evlatlarımızı tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum.” dedi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının, o dönemde “muasır medeniyet seviyesi” dediğine dikkati çeken Kurtulmuş, şunları paylaştı:
“Bir asır evvel bu bizim için çok önemliydi. Şimdi bu yetmez. Muasır medeniyet seviyelerinin de çok çok üstünde olan bir noktaya Türkiye ulaşmak zorundadır ve Allah’ın izniyle bu milletin gayretiyle ulaşacaktır, bundan da hiçbir şüphemiz yok. Sivas Kongresi’nde bize miras bırakılan 3. temel umde bayrağımız. Bu topraklardaki vatan sınırlarının çizilmesi, Misak-ı Milli dediğimiz şey. Çok kısa bir süre içerisinde 4 milyon kilometrekareden 20 yıl içerisinde 780 bin kilometrekareye düşmüş bir Türkiye Cumhuriyetimiz var. Allah ecdadımızdan razı olsun. Anadolu kıtası büyüklüğündeki bu ülkeyi korumayı başardılar, istiklalimizi, bağımsızlığımızı ve Türkiye Cumhuriyetimizi kurdular. Misak-ı Milli’yi de o gün burada kurdular.”
Kurtulmuş, Misak-ı Milli’nin, o günkü sınırların dışında kalan ama başta Kerkük, Musul olmak üzere, Ege ve Akdeniz’deki hak ve hukukları hatırlattığını aktardı.
Misak-ı Milli’yi bugün çok daha geniş bir çerçevede görmek ve anlamak mecburiyetinde olduklarını vurgulayan Kurtulmuş, şunları dile getirdi:
“Misak-ı Milli, sadece 780 bin kilometrekarede 85 milyon yurttaşımızın yaşadığı topraklardan ibaret değildir. Misak-ı Milli, 100 milyonlarca soydaşımızın, Türkiye’yi sevenlerin, bizimle aynı medeniyete mensup olanların içinde bulunduğu geniş bir coğrafyayı yani millet varlığımızı kapsamaktadır. Misak-ı Milli’yi bu genişlikte, bu geniş perspektifle anlayamazsak Akdeniz’de Libya hükümetiyle anlaşma yaparak Akdeniz’deki hak ve hukuklarımızı koruyamayız. Bu çerçevede bundan bir asır evvel çizilmiş olan Misak-ı Milli’nin de yeni bir çerçeve içerisinde değerlendirilmesinin artık zorunlu olduğu kanaatindeyim.”
Kurtulmuş, “Misak-ı Milli ya da yeni Misak-ı Milli çerçevemiz çok daha geniş olmalıdır. Artık Misak-ı Milli derken Mavi, Uzay, Siber ve Yeşil Vatan’dan bahsediyoruz. Velhasıl günümüz dünyasının şartlarında bağımsızlığımızı ve egemenliğimizi kuvvetlendirmemiz için neleri güçlendirmemiz gerekirse bunların hepsinden bahsediyoruz. Bütün bu saydıklarımız, yeni Misak-ı Milli’nin sınırları, çerçevesi olarak değerlendirilmek mecburiyetindedir.” diye konuştu.
Büyük bir millet olduklarını aktaran Kurtulmuş, bunu sadece tarihle övünmek için değil, gelecek için güç kazanmak adına söylediğini anlattı.
Kurtulmuş, bu milletin nice badirelerden geçtiğini anımsatarak, Sultan Alparslan’ın Anadolu topraklarına gelmesinden, bu toprakları Müslüman Türk’e vatan olarak açmasından bu yana bu topraklarda nice gazavat ehlinin büyük mücadelelerine şahit olduklarını belirtti.
“Biz de önümüze Cumhuriyetimizin ikinci asrında hedefler koyacağız”
Bu milletin nice zorluklardan geçtiğini, nice baskılarla karşı karşıya kaldığını kaydeden Kurtulmuş, şu görüşleri aktardı:
“Haçlı ordularının üzerinden geçtiği bu Anadolu toprakları sınırında hiç zannetmeyin ki günümüz Haçlıları’nın emelleri hepten kaybolmuş ve ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla bu topraklara geldiğimiz günden bu yana, hiçbir zaman şöyle sırtımızı yaslayarak rahat içerisinde günümüzü gün ederek geçirmedik. Ecdadımız hep uğraştı, hep gaza içerisinde oldu, hep hedefini ileriye koydu, hiçbir günü 2 gününe eşit geçirmedi ve ileriye doğru hedefler koydu. Dolayısıyla biz de önümüze Cumhuriyetimizin ikinci asrında hedefler koyacağız. Bu hedefler artık sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye’nin yüzyılı olması, önümüzdeki ikinci asrımızın bu şekilde gerçekleşmesidir. Her alanda güçlü olmak için mücadele edeceğiz.”
Kurtulmuş, nasıl Ulusal Kurtuluş Mücadelesi, milli birlik ve beraberlik ruhunu tesis etmeden verilmediyse Türkiye Yüzyılı’nı kurmanın ilk şartının da milli birlik ve beraberliği en güzel şekilde tesis etmek ve korumak olduğunu ifade etti.
Farklılıkların olacağını, bunu bir ayrışma ve çatışma vesilesi değil, zenginlik ve güçlülük vesilesi olarak görüp yollarına devam edeceklerini belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Dostluklarımızı arttıracağız, dostlarımızın sayısını çoğaltacağız. Pişmanlıkları azaltacağız ancak düşmanlıkları azaltırken bu vatana, millete düşmanlık yapmak isteyenlere karşı da her zaman hazırlıklı ve güçlü olacağız. Velhasıl, her alanda güçlü bir Türkiye, rekabet edebilen bir ülke, izleyen bir Türkiye değil, izlenen bir Türkiye olma hedefiyle Allah’ın izniyle yolumuza devam edeceğiz. İnsanlar fani, kurumlar bakidir. Her birimiz gelip geçeceğiz. Bu topraklarda nice güzel ecdadımızın gelip geçtiği gibi bizler de geleceğiz, geçeceğiz. Her birimiz bulunduğumuz yerde bu millete, bu insanlığa, bu topraklara, bu ülkeye nasıl en güzel hizmeti yapabiliriz, bunun gayreti ve mücadelesi içerisinde olacağız.”
Kurtulmuş, insanlar işini iyi yaptığında o toplumun kendiliğinden yükseleceğine işaret ederek, ikinci yüzyılın hedeflerini ve hayallerini gördüklerini vurguladı.
Hayali olmayanın geleceğinin olmayacağını, bu milletin büyük hayaller kurduğunu anlatan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Ümit ve dua ediyorum ki üçüncü asra girerken Sivas Kongresi’nin 204. yıl dönümünde burada konuşacak TBMM Başkanı ve burada bulunan zevat, ‘Ülkemiz Allah’a çok şükür ecdadın gayretleriyle birinci asrını ve ikinci asrını güzel bir şekilde tamamladı. Türkiye, hakikaten sözü güçlü, gücü tesirli bir ülke haline geldi. Şimdi bizim üzerimize düşen, sözü kanun yerine geçen bir Türkiye’yi kurmaktır. Bunun için mücadele edeceğiz, bunun için gayret edeceğiz’ diyerek yollarına devam edecekler.”
AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler ise kadim şehir Sivas ve onun güzel evlatlarının o günkü şartlarda Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını şehirde 108 gün ağırladığını hatırlattı.
Kongrede çok önemli kararların alındığını vurgulayan Güler, “Sivas Kongresi bugünlere ışık tutmuştur, bize Türkiye Yüzyılı’nı göstermiştir.” dedi.
Programa Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, milletvekilleri, Garnizon ve 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanı Piyade Albay Cüneyt Mutlu, Belediye Başkanı Hilmi Bilgin, il protokolü ve vatandaşlar katıldı.
Programda F-16 gösteri uçuşu gerçekleştirildi ve Genelkurmay Başkanlığı Mehteran Birliği konser verdi.
(Bitti)