Tahran’da Yaşanan Bombardımanların İzleri: Şehir Sakinlerinin Hikayeleri
Tahran’da meydana gelen bombardımanların etkileri hala devam ediyor. Bazıları evlerini terk edip kaçarken, diğerleri ise kalmayı tercih etti. Şehirde kalanlar ile şehri terk edenlerin ortak mesajı ise oldukça derin bir duygu içeriyor:
Savaşın başlangıcında kuzeye kaçan ofis çalışanı Muhsin, duygusal zorluklarını şu şekilde ifade etti: “Zorlu bir süreçti. Kaçabileceğim bir yer buldum fakat endişelerim peşimi bırakmadı: bombardımanlar, haberler, dedikodular. Her şey korkuyla doluydu.”
Ateşkesin ardından Tahran’a geri dönen Muhsin, şehirdeki durumu şu sözlerle özetledi: “Ateşkes bir nefes gibi geldi ancak korku hala içimizi sarıyor: her yüksek seste kalbim sıkışıyor. İnsanlar ‘Bir daha olmasın’ diye fısıldıyor. Yara almış olsak da yavaş yavaş iyileşiyoruz.”
‘Kim derdi ki trafiği özleyeceğiz?’
Şehirde kalan blogger K.M. ise savaş boyunca hissettiği yalnızlığı şu şekilde dile getirdi: “Başta boş şehir huzur verici gibi göründü fakat daha sonra anladım ki burası sessizlik değil, yalnızlık. Şimdi araba seslerine, trafik yoğunluğuna, kafelerdeki insanlara sevinçle bakıyorum. Kim tahmin ederdi ki trafik sıkışıklığını özleyeceğiz? Şehir yaralanmış olsa da yaşıyor, ve bu en önemlisi.”
‘Gazetecilik Sadece Bir Meslek Değil’
Savaş sırasında Tahran’dan ayrılmayan gazetecilerden biri olan Hengame, deneyimlerini şu şekilde aktardı: “Yazdım, dinledim, gördüm. Kalmanın sebebi, gerçekleri aktarma sorumluluğuydu. Bu 12 gün süreci, gazeteciliğin ön cephede yer almak demek olduğunu gösterdi. İnsanlarla birlikte olmak, onların acılarını ve umutlarını paylaşmak demek. Artık bu, benim bir parçam.”
Tahran, gün geçtikçe normale dönmeye başlasa da, savaşın izleri hem sokaklarda hem de insanların ruhunda derin bir şekilde hissedilmeye devam ediyor.