“`html
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin TBMM Grup Toplantısı‘nda gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
“BARIŞ, HER ŞEYDEN ÖNEMLİDİR”
“Bize sıkça ‘MHP ve AKP ile iş birliği yapacak mısınız?’ gibi sorular yöneltiliyor” diyen Bakırhan, “Açıkça belirtmek gerekirse, barış ve demokrasi, bizden ve Cumhur İttifakı’ndan çok daha hayati bir meseledir. Bu yolda dar politik hesapları ve çıkar oyunlarını reddediyoruz. Toplumun ve siyasetin acil barış talebini, tüm farklılıklarımıza rağmen, demokratik bir anlayış ile karşılamaya kararlıyız” dedi.
AKP’YE “SORUMLULUK ALMA” DAVETİ
“Buradan iktidara bir kez daha sesleniyoruz” diyen Bakırhan, “Toplumsal rızayı arttırmak sadece bizim sorumluluğumuz mu? Bizim düşüncemiz nettir: AKP’nin de üzerine düşen sorumlulukları alması ve çözüm dili kullanarak sürece katkıda bulunması mümkün” şeklinde konuştu.
“ÜÇÜNCÜ YOL” YAKLAŞIMI
Bakırhan, “Anayasa tartışmaları bir tabu değildir; demokrasi, özgürlük ve adalet ekseninde yürütülecek samimi müzakereler gereklidir. Eski sistemin vesayetine sığınamayız, mevcut merkeziyetçiliği de kabul etmeyiz. Biz, alternatif bir yoliz! Gerekli olan, kimsenin arka bahçesi olmadan, demokratik siyasetin inşasında kurucu bir unsur olmaktır” şeklinde ifadelere yer verdi.
Bakırhan’ın konuşmasında öne çıkan noktalar:
“Grup toplantısından önce MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli ve ekibiyle verimli bir görüşme yaptık. İstişarelerimize devam etmekteyiz.”
ABD’den Çin’e, Avrupa’dan Rusya’ya kadar büyük güçlerin mücadelesinin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Dünyada yeni dengeler oluşurken, bizler de rotamızı belirleme peşindeyiz. Mesele dünya ve Ortadoğu değişirken, kendi yolumuzu kendi irademizle inşa etmekteyiz. Başkalarının yönlendirmesine tabi olmayacağız.
“Bu topraklarda her kimlikten insan var, bu farklılıklarla bir arada yaşayabiliriz. Herkes eşittir; bu ülkenin tüm vatandaşlarıyız. Gerçek eşitlik için demokratik bir uzlaşı ile sağlıklı bir zemin oluşturabiliriz. Ortadoğu halkları belki de ilk kez kendi senaryolarını yazma fırsatı yakalayabilir. Sayın Öcalan’ın çağrısı da bu anlamda bize yeni bir kapı aralamaktadır.”
“YENİ YÜZYIL İÇİN HAZIRIZ”
“Kendi iradesini ifade eden, bağımsız kararlar alabilen bir iş birliği mümkündür. Demokratik bir Ortadoğu ve Türkiye hayali gerçeğe dönüşebilir. Eğer bu yüzyıl, halkların yüzyılı olacaksa, yeni yüzyılın sofrasını kurmaya dair katkı sunmaya hazırız. Bu dönemde güven tesis etmek en öncelikli konu. Kürt toplumu ve genel Türkiye’de gördüğümüz derin güven sorununu aşacağız. Bu güveni yeniden tesis etmek, hepimizin sorumluluğudur. Çözüm süreçlerinde deneyim sahibi siyasilere düşen, barışa destek vermek ve sürece katkı sunmaktır.”
“Bu süreç sadece DEM Parti’nin yükü değildir. Cesaretle inisiyatif almak, daha görünür olmak hepimizin vazifesidir. Eğer şimdi konuşmayacaksak, ne zaman konuşacağız? Biz sahadayız, durmaksızın çalışıyoruz. Toplumsal rızayı artırmak adına mücadelemizi sürdürüyoruz.”
“AKP’YE YENİ SORUMLULUKLAR”
“MHP’nin de süreci kendi tabanına iyi anlatmaya çalıştığı gözlemleniyor. Muhalefet partilerinin de önemli çabaları var. Ancak halk bize çeşitli sorular yöneltiyor: “Süreç başladı, peki iktidar neden bu kadar çekingen?” Biz de bu soruları soruyoruz. Başka bir kez iktidara sesleniyoruz: Toplumsal rızanın büyütülmesi yalnızca bizim işimizdeyken, diğerlerinin sorumluluğu değil mi? AKP de daha fazla sorumluluk almalıdır.”
“CEZAEVLERİNDE GÜVENİ TAZELEYELİM”
“Güven sözle değil, somut adımlarla sağlanır. Barış üzerinde yoğunlaşırken, cezaevleri acı bir konudur. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, günde iki hasta tutuklunun hayatını kaybettiğini görmekteyiz. Bu durum, barış sürecinin ilk ve acil adımı olarak ele alınmalıdır. Ayrıca, infaz düzenlemeleri bir diğer acil meseledir. yıllarca keyfi nedenlerle içeride kalan binlerce insan, adalet duygusunu zedelemektedir.”
“SÜREÇTEN RAHATSIZLIKLARIMIZ VAR”
“Geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır’daydım. Herkesten güven artırıcı adımlar bekleniyor. Kayyımların kaldırılması ve yerel demokrasinin güçlendirilmesi, Türkiye’nin demokrasisi için kritik öneme sahip. Medyada kullanılan dilin de değişmesi gerekmektedir. Hala eski, zehirleyici ve tahrik edici bir dil kullanılmakta, bu durum süreci olumsuz etkiliyor. Çok net söylüyorum; hem biz hem de tabanımız bu durumdan rahatsız. Medyanın barış dilini benimsemesi, toplumsal uzlaşmayı güçlendirecektir.”
“DEMOCRACY IS A SHARED CONCEPT”
“Bazı kesimler, ‘Demokrasi olmadan barış sağlanabilir mi?’ gibi sorgulamalar yapıyor. Biz bu sürecin temeline demokrasi ve hukuku yerleştirdik. Barış, demokratik topluma ulaşmanın anahtarıdır. Bu anahtarı birlikte çalmalıyız. Barış; sağcıların, solcuların, milliyetçilerin tüm toplumun hakkıdır.
Çeşitli soruları yanıtlayarak, “Barışı sağlamak için Cumhur İttifakı ile mi iş birliği yapacaksınız?” dediklerinde, açıkça ifade edelim ki, “Barış ilgimiz daha büyüktür. Çıkar hesaplarının ötesinde, ortak bir barış ihtiyacını tüm farklılıklarla sağlama gayretindeyiz.”
“BARIŞ AÇISINDAN İLERLEYİCİ OLALIM”
“Çatışmaların gerçek mağdurları acılarını dile getirmekte. Örneğin, bir kayıp ailesinin acılarını dinlediğimizde, barış talebi büyümektedir. Napolyon bile savaşları deneyimlediğinde, barışın değerini anladı. Biz barış karşıtlarına prim vermeyeceğiz. Güçlü bir barış iradesi oluşturmak, geçmişte verilen sözlerin altını doldurmak gerekecektir. Barış Misakı, Türk-Kürt ilişkilerinin geleceği adına önemli bir girişimdir. Bu misak, hem günlük hem de gelecek yüzyıllara dönük huzuru garantileyecek bir vaattir.
“ÜÇÜNCÜ YOL; BİZİM YOLUMUZ”
“Biz, tüm 86 milyona bu taahhütte bulunmaya hazırız. Peki ya iktidar ve muhalefet? Bu sorularla sarsıntı yaratmaya devam edeceğiz. Barış yalnızca belirli grupların değil, tüm halkların hakkıdır. Sayın Öcalan’ın kardeşlik hukuku çağrısı, yeni ve kalıcı toplumsal bir sözleşmenin ruhunu yansıtır. Eşit yurttaşlık temeli ile bu diağratik ilişkiyi güvence altına alabiliriz.
Bugün 27 Mayıs’ın yıldönümü; askeri vesayet ve darbe kültürünü demokratik bir sözleşmeyle sona erdirmek zorundayız. Darbenin panzehiri güçlü bir demokrasidir. Siyaseti özelleştirmekten uzak, kurumsal çözümler etrafında şekillendirmek gerekmektedir. Ne eski ne de mevcut sistemle yetinmeyerek, yeni bir anayasa tartışması başlatabiliriz. Biz, alternatif bir yol olarak karşınızdayız.
“`