14 Şubat 2025

gonenHaber – Güncel ve Tarafsız Haberler

Ekonomiden teknolojiye, spordan magazine; gonenHaber’de objektif ve güncel haberlerle aydınlanın!

AB, ABD’nin Tek Taraflı Girişimlerine Tepki Gösteriyor

ABD'nin Ukrayna'da barış sağlama çabaları, Avrupa'nın sürece dahil edilmemesi endişesi yaratıyor.

ABD’nin, Avrupa Birliği’ni (AB) yok sayarak Ukrayna’da barış sağlanması konusunda tek taraflı girişimde bulunması ilgili başkentlerde alarm zillerinin çalmasına neden oldu.

Üye ülkeler bir yandan dik duruş sergileme diğer yandan da çıkış yolu bulma çabasındalar.

Ukrayna’da olası bir ateşkes ve barış için Washington’un gündeme getirdiği unsurlar yeni ABD yönetiminin Avrupa’ya bakışının genel yansıması olarak yorumlanıyor.

Avrupa’nın masada olmasının neden önemli olduğunu somut şekilde ortaya koyamaması ve üyeler arasında Ukrayna konusunda yaşanan görüş ayrılıkları bu konuda önemli bir rol oynamasını zorlaştırıyor.

ABD’nin ateşkesi sağlayarak önemli bir başarıya imza atmış olacağı vurgulanıyor.

Avrupalı diplomatlar bu yönde bir adımın hakkının verilmesi gerektiği görüşünde olsalar da ateşkes sonrasının yükünün Avrupa’ya bırakılmasından endişe ediyorlar.

ABD Başkanı Donald Trump 12 Şubat’ta Rusya lideri Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini söylemiş, müzakerelere başlama konusunda mutabık kaldıklarını söylemişti.

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth de Brüksel’de Ukrayna’nın NATO üyeliğinin gerçekçi olmadığını, olası bir barış gücünün de NATO dışında organize edilmesi gerektiğini söyledi.

Avrupa gerekli garantileri sağlayabilir mi?

Savaşın başından bu yana askeri ve sivil katkısını en üst düzeye çıkaran AB’nin, Trump’ın istediği düzeyde angajmana girme ihtimali ne siyasi ne de ekonomik açıdan mümkün.

Bu durum güvenlik garantileri için de geçerli.

Caydırıcı nitelikte çok uluslu bir güç oluşturmak çok kolay değil.

Bazı değerlendirmeler 100-150 bin askere ihtiyaç duyulabileceği yönünde.

Mevcut ortamda Avrupa ülkelerinin bu oranda gücü oluşturma ve bölgede konuşlandırma ihtimali düşük.

İlk açıklamalar ABD’nin Ukrayna’ya asker gönderme niyetinde olmadığına ve yükün büyük bölümünü Avrupa ülkelerinin üstlenmesini istediğine işaret ediyor.

Olası bir barış anlaşmasının sadece askeri değil ekonomik boyutu da var.

Milyarlarca dolar gerekiyor ve Avrupa’nın bu yükün altına girmeye hazır olduğunu söylemek zor.

Hangi ülkeler nasıl yaklaşıyor?

Ukrayna’daki savaş konusunda bile zaman zaman ortak yaklaşım belirlemekte ve tek sesle konuşmakta zorlanan AB ülkelerinin ABD’nin talepleri konusunda da ortak pozisyonu yok.

Nükleer güç olan Fransa, Ukrayna’ya mümkün olan en kapsamlı garantilerin verilmesinden ve Ukrayna’nın askeri olarak desteklenmeye devam edilmesinden yana.

Polonya ve Baltık ülkeleri de Ukrayna’ya asker göndermeye sıcak bakan ülkeler.

Almanya, İtalya ve İspanya, Ukrayna’nın desteklenmesinden yana ancak asker gönderme gibi konularda angajman düzeyleri en üst seviyede değil.

Macaristan, Avusturya ve Slovakya ise ciddi çekinceleri olan ülkelerin başını çekiyorlar.

‘Taviz verilirse Putin daha fazlasını ister’

Avrupa açısından en belirgin sorunlardan biri Ukrayna’daki olası barış müzakerelerine ilişkin açıklamaların herhangi bir danışmada bulunulmadan tek taraflı olarak yapılmış olması.

Avrupalı diplomatlar arasında ilk izlenim, ABD’nin tavizler üzerinden yürür bir yaklaşım içinde olduğu yönünde.

Bu noktada da Brüksel’deki kaynaklar “Taviz verilirse Rusya lideri Putin daha fazlasını ister” yorumu yapıyor.

ABD’nin, çıkarlarına ters olmadığı sürece tavizden kaçınmayacağına inananların sayısı az değil.

Bazı Avrupalı bakanlar bunu kamuya açık şekilde dile getirmekten çekinmedi.

Bunlardan biri Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius.

Alman bakan, Brüksel’deki NATO Savunma Bakanları Toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada Trump’ı, daha müzakereler başlamadan Rusya’ya taviz vermekle suçladı.

Pistorius, barış anlaşması sonrasında Rusya’nın sakinleşeceğini düşünmenin saflık olacağını söyledi.

ABD, müzakere masasına davet eder mi?

AB ülkeleri, en azından bazı Avrupalı diplomatlar, ilk açıklamaların nihai sonuca varmak için yeterli olmayacağının altını çiziyorlar.

AB Komisyonu Sözcüsü Paula Pinho, “Bunu bir sürecin başlangıcı ve parçası olarak görüyoruz. Sonraki adımların nereye doğru evrileceğini göreceğiz” dedi.

Bu noktadan hareketle de belli bir aşamada Avrupa’nın da sürece dahil edileceği umudu henüz tamamen yitirilmiş değil.

Rusya’ya karşı sert tavrıyla tanınan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın, “Herhangi bir müzakerede Avrupa merkezi bir role sahip olmalıdır” sözleri Avrupa’daki genel beklentiyi özetliyor.

Fransa ve Almanya, Ukrayna konusundaki herhangi bir barış anlaşmasının Ukrayna ve Avrupalı ortaklarının katılımı olmaksızın sonuçlandırılamayacağı görüşünde.

Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Alman medyasına yaptığı açıklamada, “Avrupa’da barış tehlikede, bu yüzden biz Avrupalıların da dahil edilmesi gerekiyor” dedi.

Fransa Savunma Bakanı Sebastien Lecornu, NATO’nun “güç yoluyla barış” sloganını savunurken “zayıflık yoluyla barış” yaklaşımının yanlış olduğunu söyledi.

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, ABD ve Rusya’nın en üst düzeyden konuşmaya başlamış olmalarını önemli bulsa da mesajı, “Avrupa görüşmelere dahil olmalıydı” oldu.

Avrupa’nın masada olmasını savunan Estonya Savunma Bakanı Hanno Pevkur da “Orada olmak zorundayız. Dolayısıyla bu konuda hiçbir soru işareti yok. Aksi takdirde bu barış uzun ömürlü olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

Trump ve Savunma Bakanı Pete Hegseth’in ilk sinyallerini verdiği plan ABD’nin hedeflediği şekilde ilerlerse Washington’un belli aşamada AB’nin kapısını çalması kaçınılmaz gözüküyor.

‘İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en karanlık dönem’

ABD, AB’nin kapısını çalarsa Brüksel’in fazla bir opsiyonu olmayacak.

Joe Biden döneminde yeniden inşa edilen ABD-AB ilişkilerinde tüm parametreler Trump göreve başladığından bu yana teker teker değişmeye başladı.

Gelinen aşamada AB’nin Trump’a karşı topyekün bir mücadeleye girmesi beklenmiyor.

Ukrayna konusunda, güvenlik kaygısının da etkisiyle, ABD’nin taleplerinin koşulsuz şekilde kabul edilmesi ve tüm inisiyatifin Washington’a bırakılması fikrine sıcak bakan pek yok.

AB’de hâlâ Trump’la birlikte çalışılabileceği görüşü hakim.

Litvanya Savunma Bakanı Dovile Sakaliene, “Eğer ABD ve AB demokratik bir dünya için bir takım olarak birlikte çalışamazlarsa, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en karanlık dönem yaşanacak” uyarısında bulundu.

AB yetkililerinden “Amerikalı müttefiklerimizle birlikte izlenecek yolu tartışmayı dört gözle bekliyoruz” ifadelerini sıkça duymak mümkün.

Bu da AB’nin genelde tercih ettiği yaklaşımın devreye sokulmaya çalışılacağı mesajını içeriyor.

Resmin genelinin daha net görülmeye başlanmasıyla birlikte Trump’ın istediği asker gönderme, kaynak yaratma gibi bazı unsurların devreye sokulmasına kısmen de olsa yeşil ışık yakılması ancak bu yapılırken AB’nin şartlarının masaya sürülmesi bekleniyor.

mardin escort
bursa escort bayan
adana escort bayan ekmel ekmel xxxxxxxxxxxx
deneme
deneme
xxxy a1